Diyabet Hastaları için Yara Bakımı Nasıl Olmalı?
Bir diyabet hastası, şekerini kontrol altına almak için gösterdiği tüm çabalara, yara açılmasını önlemek için uyduğu tüm koruyucu girişimlere rağmen ayağında yine de yara açılırsa ne yapmalıdır? Bu yarayı kapatmak için nasıl davranmalıdır? Hatta belki daha da önemlisi yarayı kötüleştirecek neler yapmamalıdır?
Hasta kaç yıldır diyabetli olursa olsun, ayağın dolaşım ve duyu kusuru hangi düzeyde bulunursa bulunsun, her zaman yarayı açan bir sebep vardır. Bu, basit bir kesik, tırnak batması, ayakkabı vurması gibi bir sebeptir. Öncelikle yarayı açan etken ortadan kaldırılmadıkça, bunda ısrar edildikçe yaranın kapanmayacağı, hatta daha da kötüleşeceği açıktır. Hastanın ayağına vuran bir ayakkabıyı kullanmaya devam etmesi yarayı derinleştirecek, ağırlaştıracaktır. Tırnağını keserken yara açılan bir hasta, yarayı kurcalamaya devam ederse yara daha da kötüleşecektir. Ayağını yakarak yara açan bir hasta sıcak uygulamaya devam ederse yara iyileşmeyecek, elbette daha da ağırlaşacaktır.
Ayakta açılan bir yarayı iyileştirmenin ilk koşulu “yükten kaldırma” denen işlemdir. Bu kısaca yaranın üstüne basmama olarak tanımlanabilir. Ancak sadece yürürken değil, yatarken, otururken kısaca hiçbir zaman yaranın üstüne yük bindirmemek gerekir. Yani yara her zaman yukarıda kalmalıdır.
Yaranın açılmasının asıl sebebi dolaşım bozukluğu olabilir. Bu durumda dolaşım düzeltilmedikçe, yara kanlandırılmadıkça iyileşmeyecektir. Yara ciddiye alınmalı ve açılır açılmaz yara bakımı konusunda uzmanlaşmış bir sağlık personeli veya ekip tarafından değerlendirilmelidir.
Yara Bakımı Kim Tarafından Yapmalıdır?
Şeker hastalarında ortaya çıkan yara basit bir sorun değildir. Mutlaka çok ciddiye alınmalıdır. Basit bir yara, ciddi durumlara yol açabilir. Hasta bu nedenle dokularını, uzvunu, hatta yaşamını kaybedebilir. Mutlaka kötü sonlanmasa bile tedavi çok uzayabilir. Hastanın günlerini, aylarını alabilir, işinden gücünden edebilir. Bu nedenle yara nerede olursa olsun, görünümü ne kadar basit olursa olsun çok ciddiye alınmalı ve uygun biçimde tedavi edilmelidir.
Şeker hastalarının yaraları aynı değildir. Hatta aynı yara günden güne bile aynı değildir. Yaralardaki farkları, yaranın ihtiyacını bilen bir sağlık personeli tarafından tedavisi ideal olanıdır. Bu imkan hastanelerdeki yara merkezleri olabilir, büyük hastanelerdeki yara konseyleri olabilir, yara bakımını gerçekleştiren aile hekimi olabilir ya da evde bakım ekiplerinde yara bakımı ile uğraşan bir sağlık profesyoneli olabilir. Hastanın kendisinin veya yakınlarının uyguladığı yara bakımı çoğunlukla yaranın değişen ihtiyaçlarını karşılayamaz. İyi niyetli çabalar, yaranın mikroplarla infekte olmasına, kötüleşmesine yol açabilir. Ancak yine de, hem tüm şeker hastalarının hem de yakınlarının yara bakımı prensiplerini bilmeleri son derece önemlidir.
Yara temizliği
Yara, düzenli olarak temizlenmelidir. Böylece yara üzerine yerleşen mikroplar uzaklaştırılabilir, yara nemlendirilebilir, fazla akıntı uzaklaştırılabilir ve kuruyan akıntılar temizlenebilir. Bazı yaralar, günde bir kez, bazıları birkaç günde bir temizlenmelidir. Temizlik işleminde en sık kullanılan madde, serum fizyolojik denen, kanımızla aynı tuz oranındaki sudur. Bulunmadığı hallerde normal su da temizlik işleminde kullanılabilir. Ancak bu suyun temiz olduğundan ve mikrop içermediğinden emin olmak gerekir. Bu nedenle önceden kaynatılıp soğutulmuş musluk veya içme suyu da kullanılabilir.
Yara temizliğini çok basit biçimde tarif etmek gerekirse, yaranın içinin steril su veya serum fizyolojikle yıkanmasıdır denilebilir. Mikropları öldürmek için kullanılan bazı maddeler, alkol, tentürdiyot ve diğer iyotlu bileşikler vs gibi ürünler, yara iyileştirmesini de geciktirirler. Bu nedenle basit pansumanda, yara temizliğinde bu maddeler yara içine sürülmezler. Bu gibi ürünler yara çevresine sürülerek etrafın temizliği sağlanır. Kullanımları içten dışa doğru dairesel olarak silme şeklindedir. Yara etrafını temizlemek için sağlam cilde sürülmeleri bile bazen sorunlara, alerjilere yol açar.
Yara temizliğinin en büyük etkisi yarada istenilmeyen ölü dokuların, artık maddelerin, aşırı akıntının ve mikropların yerleşmesine uygun olan dokuların uzaklaştırılmasıdır. Bu işleme genel olarak “debridman” adı verilir. Pansuman sırasında en basit debridman işlemi yaraya yapışmış gazlı bezin kaldırılırken bu dokuları da kopartmasıdır. Fazla miktarda debridmana ihtiyaç olduğunda bu hastanın kendi başına yapabileceği şey değildir, ancak cerrahi yolla gerçekleştirilebilir.
Pansuman malzemeleri
Yarayı temizledikten sonra üstünü kapatmak gerekir. Bu şekilde dış dünyadan gelecek zararlı maddeler, örneğin mikroplara karşı koruyuculuk sağlanır. Fazla yara akıntısı emilir, yara kuruması önlenir, yaranın sıcaklığı korunur. Yara üstünü kapatan bu malzemelerden en basiti gazlı bez adı verilen pamuklu dokumadır. Gazlı bez yara üstüne konulduktan sonra sargı bezi ile sarılır veya bant ile yapıştırılır. Öte yandan çok çeşitli kapatıcı pansuman malzemeleri bulunur. Bunların bir kısmı ileri teknoloji üretimidir, ancak bir maliyetleri bulunur. İdeal bir pansuman örtüsünün aşağıdaki özellikleri taşıması beklenir:
· Bakteri ve yabancı maddelerden korumalıdır
· Sıcak ve nemli bir ortam oluşturmalıdır
· Akıntıyı emmelidir
· Zararlı ve allerjik olmamalıdır
· Isı ve sıvı kaybını önlemelidir
· Çevre sağlıklı dokulara zarar vermemelidir
· Kendi yapısı bozulmamalıdır (tiftiklenme vb.)
· Yapışmaz olmalıdır
· Estetik olmalıdır
Tüm bu nitelikleri taşıyan bir pansuman malzemesi bulmak neredeyse imkansızdır. Öyle olsa bile yaranın günden güne değişeceği, ihtiyaçlarının farklılaşacağı bir gerçektir. Örneğin, akıntısı az bir yaraya kullanılan pansuman malzemesi onu kurumaktan korumalıdır. Ama yaranın akıntısı artmaya başlarsa bu sefer pansuman malzemesinin değiştirilmesi ve emiciliği yüksek bir ürünün kullanılması gerekir. Yarada mikrop bulaşması belirtisi görülürse bu sefer de bu amaca yönelik olarak üretilmiş bir ürünle değiştirilmelidir. Bu değerlendirmeler ancak yara tedavisi konusunda uzmanlaşmış bir sağlık personeli tarafından yapılabilir.
Hastaların bazen yaraya çok çeşitli maddeler sürdükleri bilinmektedir. Bazı bitkisel ürünler, ne şekilde hazırlandığı bilinmeyen merhemler, çeşitli kimyasal bileşikler, başka amaçla kullanılan ilaçlar, hatta diş macunu gibi akıl ve mantık dışı ürün kullanımı yarayı iyileştirmez, tam tersine başa çıkılamaz bir hale getirir.
Yara infeksiyonu
Şeker hastalarının yarasını kötüleştirecek, ağırlaştıracak, iyileşme sürecini tamamen bozacak en önemli tehlike yaranın mikroplarla infekte olmasıdır. Diyabet hastalarının mikroplara karşı direnci zaten bozuktur. Açık bir yara da vücuda mikropların girmesi için mükemmel bir kapıdır. Mikrop bulaşması, ne yazık ki en sık yara pansumanı sırasında gerçekleşir. Hastanın kendisi veya yakınları tarafından yapılan pansumanlarda steril davranılamayabilir. Yara ortamı mikroplar için oldukça uygundur. Burada tutunur, yerleşir ve çoğalmaya başlarlar. Eğer yeterli sayıya ulaşabilirlerse, sağlıklı dokulara da yayılırlar. Yara çevresinde ve hastada bu kez ateş, ağrı, şişlik, kızarıklık, halsizlik gibi belirtiler görülmeye başlanır. Ciddiye alınmayan basit bir yara bir anda hastanın uzvunu hatta yaşamını tehdit altına sokar. Yaranın mikroplarla bulaşmış olup olmadığı, bunun için özel bir pansuman malzemesinin kullanılmasının gerekip gerekmediği, hatta infeksiyonun antibiyotik kullanma düzeyinde olup olmadığı ancak bir hekim tarafından değerlendirilebilir.
Özel yara bakım ürünleri
Bazen yaranın ihtiyacına göre içinde bu ihtiyacı karşılayacak maddeler bulunan yara bakım ürünleri kullanılır. Bunlar bazen sıvı, bazen merhem, bazen yara örtüsü şeklinde olabilir. Ağrı kesiciler, antimikrobiyaller, yara iyileşmesinin çeşitli aşamalarında etkili olan maddeler, büyüme faktörleri, temizleyici ürünler, parçalayıcı ürünler vs çok çeşitli ürünler piyasada bulunmaktadır. Hangi ürünün, hangi maddenin, hangi yarada ve ne zaman kullanılacağı uzmanlık işidir. Her türlü yarada sürekli kullanılacak bir yara bakım ürünü bulunmamaktadır.
Hastalar bazen başkalarının önerdiği ürünleri kullanma eğilimindedir. Bu ürünler gerçekten de diğer hastalarda işe yaramış olabilir. Ancak her yaranın farklı olduğu unutulmamalıdır. Kulaktan dolma bilgilerle ürün seçimi, yaraların ağırlaşmasına yol açabilir.
Yara için kullanılan özel tedaviler
Çeşitli yaralar yanında diyabet hastalarının yaraları için de kullanılan bazı özel cihaz ve tedaviler bulunmaktadır: Negatif basınçlı yara tedavisi, hiperbarik oksijen tedavisi, larva tedavisi, kök hücre, ozon tedavisi, lazer, ışık, elektrik tedavileri vs. gibi. Bu tedavilerin bazılarının diyabet hastalarının yaralarında ya hiç etkisi yoktur, ya da ancak bazı türlerinde etkilidirler. Üstelik bu tedavilerin hastaya yüklediği maliyetler de oldukça yüksek olabilir. Her türlü diyabetik yarada mutlaka kullanılması gereken bu tür bir tedavi veya cihaz bulunmamaktadır. Hangi yarada, ne zaman bu tedavilere ihtiyaç olduğu kararı, yara tedavisinde uzmanlaşmış hekimler tarafından verilmedikçe hastalar kulaktan dolma önerilerle bu tedavilere yönelmemelidir.